Dertdeva Teyze

Dertdeva Teyze

2 Aralık 2014 Salı

KÜÇÜK BİR ANI

MANTARI YEDİM, CÜCEYİ KAPTIM

          İlk dinlediğimde bu anı, fıkra gibi gelmişti bana. Bu olayı, oğlumun arkadaşının babası, gençlik yıllarında yaşamış. Bende öğrendiğim bu hoş anıyı biraz kurgulayarak ve isimleri değiştirerek sizlerle paylaşmak istedim.
          Sene 1989 yazı. Dört arkadaş, doğa ve deniz ile iç içe olan bu otele tatile gelirler. Ertesi sabah açık büfe kahvaltıda tıka basa karınlarını doyurduktan sonra tur rehberi öncülüğü ile civarda ki milli parkta gezintiye çıkarlar. Milli Park, orman ağaçları ile ve bin bir çiçekle dolu, yemyeşil börtü böceğin bol olduğu bir yerdir. Yürüyüş yaptıkları patikanın kenarından minik dereye benzer, taşlarla bezenmiş çok şirin su akıntısı vardır. Bu su, tepelerden gelen kar suları ile beslendiği için inanılmaz berrak ve soğuktur da. Kuş cıvıltıları arasında birkaç saatlik yürüyüş yaparlar. Dönmek için bir araya toplanan bu yirmi küsür kişilik gurup üyeleri için, tur rehberinin bir sürprizi daha vardır. Mantar toplayacaklardır. Oy birliği ile alınan karar sonucu rehber öncülüğünde, mantar toplamaya başlarlar. Bu etkinlik, grup içinden bir kaç kişinin mızmızlanmasına rağmen, çok ta güzel geçer.
(Görsel internetten alıntıdır)
          Otele geri döndüklerinde, ortaklaşa topladıkları mantarları tur rehberi, mutfağa teslim eder. Tur rehberi, akşam yemekten sonra herkesin odalarında topladıkları mantarların tatlarına bakabileceğini söyler. Akşam yemeğinden sonra odalarına çıkan gençler daha sonra oda servisi ile ikram edilen bu mantarları afiyetle yerler. Sohbet ettikten bir süre sonra, gençler dışarı çıkmaya karar verirler. Ancak içlerinden en zayıf olan İsmet'in ise; başı dönüyor kendini halsiz hissediyor olmasından dolayı
''Galiba beni bugün biraz oksijen çarptı'' der.
Gençlerden daha irice olan, Mehmet ise;
''Bence yediğin mantarlar çarptı seni. Galiba gruptan biri yanlışlıkla zehirli olanını toplamış.Oda sana denk gelmiş olabilir'' demez mi!
İsmet kendisine inanmayıp dalga geçen arkadaşlarına trip atıp gelmeyeceğini söyler. Diğer üç genç, ''Bizde bir şey yok, biz iyiyiz'' deyip, trip atan bu arkadaşlarını odada yalnız bırakıp, dışarı çıkarlar.
          Üç genç arkadaş dışarıda dolaşırken, odada kalmaya karar veren arkadaşları İsmet, bir süre sonra cep telefonundan arayarak; 
''Çok fazla hayal görmeye başladım oğlum. Çünkü her yerde cüce görüyorum. Mantar beni gerçekten çok çarptı galiba. Çabuk geri dönün'' der.
Üç arkadaş ise, beş on dakika daha oyalanarak istemeye istemeye geri dönerler.
Otel lobisine girdiklerinde gördükleri manzaradan dolayı şaşkın biraz da gözleri pörtlemiş bir durumda bakakalırlar. 
Ahmet ; ''Yaaaa oğlum sizde aynı şeyimi görüyorsunuz. Otele, cüce insanlar dolmuş. Yoksa mantar bizi de mi çarptı'' diye sorar.
Sonra öğrenirler ki; otel de bu denli çok cüce olma nedeni, o akşam otelde cücelerin bir konferansının varlığıymış. 
(Görsel internetten alıntıdır)
O anlarda üç arkadaş kendilerini, bir masal şehrinde dev adamlar gibi hissederler.
          İsmet akıllarına gelince, hemen kaldıkları odaya çıkarlar. Çıkmasına çıkarlar ancak, koridorda odanın kapısının önünde bir polis memurunu görürler. Gençler meraklarını gizleyemeyerek;
''Hayırdır! memur bey, sorun nedir? Hani biz bu oda da  kalıyoruz da merak ettik'' diye sorarlar.
Memur bey ise; ''Oda da kalan genç, hayal gördüğünü zannedip bu koridorda yürümekte olan bir cüceyi kucakladığı gibi odasında dolaba kilitlemiş. Zannedersem hayal mi gerçek mi gördüğünü netleştirmek için, arkadaşlarıma göstereceğim diye kaçırmış zavallıcığı. Ancak cüce cep telefonu ile arayıp şikayetçi olunca bizde buradayız işte.'' der.
Bu olay, gençlerden ikisini kahkahalara boğar. 
Ahmet ise biraz sinirli bir şekilde; ''Ulan, bir daha tatile gelirken bu manyak İsmet'i yanımıza almayalım. Bu kaçıncı vukuatı yahu'' der.
Halen gülmekte olan diğer iki arkadaşı ise;
''Olmaaz, O bizim neşe kaynağımız. Onsuz tatile asla çıkamayız, çıkmayız.'' derler.


- Dertdeva Teyze -

OKUMAK İSTEYEBİLECEĞİNİZ DİĞER HİKAYELER:
TATİL DÖNÜŞÜ  (ÖFF YANİ)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder