Dertdeva Teyze

Dertdeva Teyze

23 Eylül 2013 Pazartesi

----- BAKIMLI KADIN OLMAK -----

HER KADIN, BAKIMLI OLMAK İSTER

     Çirkin kadın yoktur; bakımsız kadın vardır. Evet doğrudur. Nice güzeller bilirim, hayattan bezmiş, yalnız yaşamak için nefes alan, amaçsız, gayesiz. Yanındakilerin bile enerjisini emen, libidolarını düşüren. Ama nice kadınlar da bilirim, çok ta güzel olmayan, etrafına ışık saçan, enerji veren, güzel gülen, güzel bakan, sempatik ve huzur veren...
   Aynaya baktığımızda önce biz kendimizi iyi hissetmeliyiz ki etrafımızdakilerde bizi vazgeçilmez görsün. Bu da kendimize zaman ayırmaktan ve de kendimiz ile ilgilenmekten geçer. İnanın bana çokta zamanınızı almaz. Birkaç dakika ile yapabileceğiniz bakım kürleri ile gerçekleştirebilirsiniz. Çünkü güzellik cilt ile başlar.
     Cildimizin canlılığı, parlaklığı ve diriliği bizim en önemli sağlık göstergemizdir. Kendimizi iyi hissetmenin birinci ayrıntısı, tamda burada gizlidir. Cilt yaşımız esas biyolojik yaşımızla doğru orantılı olmayabilir. Bazıları genetik olarak doğuştan şanslı olabilirler. Ama herkes için bu kural geçerli olmamaktadır. Bu nedenledir ki cildimize göstereceğimiz ilgi ve alaka ile daha dinç daha mutlu ve daha hoş gözükebiliriz.
Cilt bakımımızı yaşa ve cildimize göre, doğru ürün kullanarak yapmalıyız. Çünkü yüzümüz ve ellerimiz giysilerle korunamadığı için rüzgara, soğuğa, güneşe maruz kalmaktadır. Bakılmayan cilt ile bakılan cilt unutmayın ki ileriki yaşlarda kendisini daha çok gösterir.
KALİTELİ BİR CİLT İÇİN YAPILMASI GEREKENLER.
1 - Bol su tüketmeliyiz.
     Vücudumuzun % 70 ni su oluşturmaktadır. Tüm organlarımız için önemli olan su elbette ki cildimiz için de hayat kaynağıdır. Su vücutta ki toksinlerin ve zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olduğu gibi kırışıklıkları ve yaşlanma lekelerini de önlemektedir.Günde, ortalama 6 - 8 bardak su tüketmeliyiz.

2 - Sigara içmemeliyiz.
     Olgun ciltlerde kan dolaşımı yeterli olmadığı için cilt oksijen ile yeterli beslenemez. Hücre bölünmesi azalır, cilt incelir, kurulaşır ve kırışır. Yaşlılık lekeleri olduğundan daha erken çıkar. Bu nedenle sigara kullanmamalıyız. Ayrıca oksijenterapi yöntemleri ile de önüne geçilmektedir. Abartmamak kaydı ile yılda birkaç kere güzellik kliniklerinde yaptırabilirsiniz.
OKSİJENTERAPİ : İğne kullanılmadan cildin en alt tabakasına oksijenin basınç ile enjekte edilmesidir.
3 - Uzun süre klimalı ortamlarda bulunmamalıyız.
4 - Aşırı güneşlenmemeliyiz.
     Bilinçsizce güneşlenmek ciltte erken yaşlarda kırışıklığa, kuruluğa ve lekelenmelere yol açmaktadır. Uygun güneş kremi kullanılmalı ve uzun süre güneş anlında kalınmamalı.
5 - Kalitesiz makyaj ve kozmetik ürünleri kullanmamalıyız.
6 - Nemlendirici adına mutlaka bir ürün kullanmalıyız.
     Cildiniz ister yağlı, ister kuru olsun mutlaka nemlendirici adına bir ürün kullanmak gerekir. Unutmayın ki cildin yağlı olması yeterli derecede nemli olması anlamına gelmemektedir. Özellikle bu konuda sizlerin uygun fiyata temin edebileceğiniz, şahsım tarafından denenmiş ürünleri ilerleyen dakikalarda paylaşacağım.
7 - Mutlaka yatmadan önce cilt temizliği yapmalıyız.
     Bu çok önemli bir husustur. İster makyaj yapın, isterse yapmayın; mutlaka gece yatmadan önce cildinizi nem oranını dengeleyen sabunlarla veya kozmetik amaçlı eczanelerde satılan gülsuyuları yada alkol içermeyen yumuşak tonikler ile temizleyebilirsiniz.
8 - Haftada iki kez bakım maskeleri veya peeling yapmalıyız.
     Sizlerle yapımı ve uygulaması çok kolay tarifler paylaşacağım. Hiç bir yan etkisi olmayan bu basit formülleri denemenizi tavsiye ederim...


CİLT TEMİZLİĞİ HAKKINDA

     Cildinizi ovalamadan dairesel ve yumuşak hareketlerle yukarı doğru masaj yaparak yıkayınız. Unutmayın ki yer çekiminden dolayı cildimizde zamanla aşağı doğru sarkmaktadır. Cilde yukarı doğru dairesel dokunuşlarla yapılan masajlar kan dolaşımını hızlandırarak cildin yenilenmesini sağlayacak etkilerden dir. Sakın küçümsemeyin. Bu çok önemli bir ayrıntıdır. 
   * Cildimizin asidik derecesine uygun ürünler kullanabiliriz. (PH dengesini sağlayacak sabunlar gibi)
   * Eczanelerde satılmakta olan kozmetik içerikli, fiyatı da uygun olan gülsuyularını bir pamuk yardımı ile cildimizi silerekte kullanabiliriz. Cildi temizlerken hem gözeneklerin küçülmesine hemde cildin sıkılaşmasına yardımcı olur.

EVDE YAPILAN PEELİNG ÖNERİLERİ
1 - SOFRA TUZU:
Cildinizi haftada bir, bilinen kuru sora tuzu ile 3 - 5 dakika yumuşak hareketlerle yukarı doğru ovuşturarak masaj yapın. Hem cildiniz ölü hücrelerden arındığı gibi hemde kan dolaşımı sayesinde cildinize oksijen hücum edeceği için sağlıklı, canlı ve berrak görünümlü cilde sahip olacaksınız.

2 - PAPATYA SUYU:
Papatyaları bir tencereye koyup iyice rengi çıkana dek kaynatın. sonra bu papatyalı suda cildinize buhar banyosu yapın. Ardından papatyalı su ılıklaşınca, bir pamuğu bu papatyalı suya bandırıp cildinize sürün. Bu şekilde 5 dk. bekleyin Sonra ılık suyla yıkayın. Hem siyah noktalardan arınmış hemde cildiniz canlanmış olacaktır.

3 - LİMONLU MAYDANOZ KARIŞIMI:
Bir demet maydanozu robotta suyu çıkana dek parçalayın. İçine ufak yarım limon suyu sıkın. Bunu buz kalıplarına boşaltıp dondurucuya koyun. Haftada 3-4 kez buzdolabından bu buz kütlelerini çıkarıp yüzünüze hafif dairesel hareketler ile sürerek uygulayınız. Sivilce izlerine, çillere savaş açarak cildinizi daha pürüzsüzleşmesine yardımcı olacaktır.

EVDE YAPILAN BASİT MASKELER
(Tüm Maskeler Mutlaka Temiz Cilde Uygulanmalıdır)

1 - YUMURTA AKI MASKESİ :
     2 Yumurtayı 1 çorba kaşığı şeker ile kar gibi olana dek çırpın. Hazırladığınız karışımı temiz cilde sürün. 15 dakika bekleyip ılık suyla yıkayın. 
Aminoasit ve Albümin içerikli yumurta akı cildinize lifting etkisi yapıp sarkmaları önleyecektir.

2 - BALLI SİRKE MASKESİ :
     Bir kabın içine 3 çay kaşığı süzme bal koyunuz. Üzerine 3 damla elma sirkesi damlatınız. Bu iki ürünü iyicene birbirine harmanlayıp karıştırınız. 15 dk. bekleyip dinlendiriniz. Sonra bu dinlenmiş ballı sirke maskesini cildinize sürerek uygulayınız. 10 dk. bekledikten sonra ılık suyla yıkayınız.
Cildiniz bal ile nemlenmiş, sirkenin antiseptik özelliğinden dolayı sivilcelerden kurtulmuş olursunuz.

3 - KİL MASKESİ : ( Yağlı Ciltler İçin)
     Doğrudan aldığınız kili bir kaşık zeytinyağı ve su ile sulandırarak maske hazırlayabilirsiniz. Yağlı ciltler için daha uygun olan bu maske ciltte 15-20 dk. bekledikten sonra ılık suyla yıkayınız. Diğer maskelere oranla biraz daha zor çıkmaktadır. 
Kil, ciltteki fazla yağı alıp ancak cildi kurutmayan harika bir maddedir. Kil aslında doğanın bize bir lütfudur.

4 - BALLI, SÜTLÜ YUMURTA MASKESİ : (Kuru Ciltler İçin)
     1 Yumurta sarısı
     1 Çorba kaşığı patates unu
     1 Çorba kaşığı süt
     Yarım tatlı kaşığı bal
Tüm bu malzemeleri plastik bir kapta mayonez kıvamına gelinceye dek çırpın. Bu karışımı yüzünüze, boynunuza sürün. 25 dk. bekledikten sonra ılık suyla yıkayınız.

CİLT BAKIM KREMLERİNE ALTERNATİF ÜRÜNLER

     Onlarca para harcanıp alınan, paraben ve kimyasal içerikli ürünler yerine daha doğal ve aynı işlevi gören ürünlerden bahsedip, bunları sizlerle paylaşacağım. Hazır kremler uzun süre dayanıklık göstermesi ve de ciltte tahrişe yol açmaması için, bu maddeleri eklemektedirler. Unutmayın ki bizler, krem kapaklarını sıkı kapatmayıp çok uzun bir müddet uygun koşullarda kullanmayı unuttuğumuz için, faydasından çok bazen zararlarını görebiliyoruz.

* E VİTAMİNİ KAPSÜLLERİ :
     Onarıcı bakım serumları yerine alternatif kullanabileceğiniz ürünlerdendir. BAYER ürünü, özellikle yeşil renkli bu kapsülleri eczaneden temin edebilirsiniz. Fiyatı oldukça uygundur. İçerisinde 3 adet onluk tablet bulunmaktadır. On günlük kür halinde gece temizlenmiş cildinize aşağıdan yukarı doğru yumuşak hareketlerle sürüp yedirebilirsiniz. Özellikle cildi yıpranmış, donuk ve kuru ciltlerin onarılmasında süperdir. Ancak uzun süre değil ara ara on günlük kür halinde uygulamanızı tavsiye ederim. 
Tabletten çıkardığınız kapsülün ucunu ister iğne ile ister makasla keserek avucunuzun içine sıkarak döküp kullanabilirsiniz.

* ARGAN YAĞI : 

     Fas'ta yetişen ve bizdeki zeytin ağaçlarına benzeyen bir ağaçtır. Bu ağaçtan toplanan çekirdeklerin tohumlarından elde edilmektedir. Bilim adamları halen üzerinde çalışmalar yapmakta ve bu ağaçları koruma altına almışlardır.Yararları cilt ile kalmayıp bir çok şeye faydası olduğu bilinmektedir. FAS kadınlarının güzellikleri buna borçludur. 
- Kırışıklıkları azaltarak cildi sıkılaştırır.
- Sivilce tedavisinde etkilidir.
- Cildin nemlenmesine ve de yumuşamasına yardımcı olur.
- Güneşin UHV ışınlarından, sigara, stres ve çevre kirliliğinin olumsuz etkilerini ortadan kaldırıp hücre yenilenmesine yardımcı olmaktadır.
- Göz altı kırışıklıklarında etkilidir.
- Hamilelikte sürüldüğü takdirde çatlaklara iyi gelmektedir.
- Hem yağlı hem de kuru ciltlerde nemlendirme amacıyla kullanıma uygundur.
- Ciltteki tahriş ve iltihaplanmayı azaltır.
- Donuklaşmış saçlara parlaklık verir
- Kırılgan tırnak yapısını güçlendirir.

KULLANIMI : Avucunuza veya parmak uçlarınıza aldığınız argan yağını elinizi veya parmaklarınızı birbirine sürterek yağı ısıtınız. Sonra cildinize aşağıdan yukarı doğru dairesel hareketlerle sürünüz. Tüm vücuda uygulayabilirsiniz de.
DİKKAT : Piyasada onlarca argan yağı adı altında bir sürü sahte karışımlar da bulunmakta. Çoğunun içinde ya silikon yada parafin bulunmakta. Ateşe yaklaştığında tutuşmaktadır. Unutmayın ki saf ve organik ARGAN yağı; kırık beyaz, akışkan ve kokusuzdur. 

* AVOKADO YAĞI :
Enerji değeri yüksek bir meyve olan avokado yağ ve protein açısından oldukça zengindir. Ayrıca A ve E vitaminlerinin yanında B grubu vitaminleri ve Potasyum gibi mineralleri de içinde barındıran besleyici bir besindir.
- Vücut dokuları ve cildin yenilenmesine yardımcı olur.
- Yaraların iyileşmesine katkıda bulunur.
- İyi bir hücre koruyucu ve antioksidandır.
- Kozmetik alanında cilt kremlerinde ve güneş yağlarında kullanılır.
- Selülitlerin giderilmesinde yardımcı olur.
- Kas gevşetici olarakda kullanılmaktadır.
- Böbrek taşı dökülmesinde faydaları vardır. (Günde iki defa yarım çay bardağına iki damla avokado yağı damlatılarak tok karnına içilmeli. )
- Kolesterolün artmasını önleyici bir etkisi vardır.
- Kalp ve damar hastalıklarında doğal bir şifa kaynağıdır.
- Mutluluk hormonu olan Seratoninden ötürü ruh sağlığımıza da en az cilt sağlığımıza olduğu kadar faydalıdır. İçerdiği potasyum dinçlik verir. İnsanı depresyona sokan uyuşukluk ve rehaveti üzerinizden atmaya yardımcı olur.
- Aynı zamanda Demir kaynağıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Avokado yağı uçucu yağlardan olduğu için kullanılırken sabit yağlardan biri ile birlikte kullanılması; ciltte daha iyi sonuçlar vermesini sağlar.
Benim önerim; Avokado yağını  Buğday yağı ile kullanabilirsiniz. 
Buğday Yağı : 
 - E vitamini ve mineraller bakımından oldukça zengin bir yağdır.  -  - Yanık izlerini yok olmasında iyileştirici özelliğe sahiptir.
 - Cilt temizliğini buğday yağı ile yapabilirsiniz.
 - Saçlarınızın bakımında kullanabilirsiniz. Çünkü dökülmelerine karşı etkilidir.
 - Selülitlere masaj yaparak sürüldüğünde etkilidir.

SON OLARAK; SİZLER İÇİN
AVOKADO İLE YAPILMIŞ BASİT MASKE TARİFİ 
VERİYORUM :)
* 1 Tatlı kaşığı susam yağı
* 1 Tatlı kaşığı kayısı yağı (Cilt temizleme de de kullanılabilir)
* 1 Çay kaşığı bal
* Yarım avokado ezilmiş.
Bir kapta iyice tüm malzemeleri birbirine harmanlayarak karıştırın. Bu karışımı biraz dinlendirdikten sonra yüzünüze sürüp 20 dk. bekleyiniz. Daha sonra ılık suyla yıkayınız.

SONUÇ:  Nemli ve pamuk gibi bir cilde sahip olursunuz. İnce çizgilerinizin yok olmasına sebep olur. Ancak ilk deneme de kendisini fark ettiren bu maskeyi haftada iki kez kullanarak bu sonuca ortalama bir ayda ulaşabilirsiniz.

FAYDALI OLMUŞSAM NE MUTLU BANA !..

Dertdeva Teyze




11 Eylül 2013 Çarşamba

GÖKKUŞAĞI

GÖKKUŞAĞINI OLUŞTURAN RENKLER

     Yolları birbirine bağlayan, uzun, sıkıcı, çıkılması zor merdivenler vardır ya. İnsanlar mecbur olmasa yanına bile uğramak istemezler, o cinsten. İlk önceleri ha gayret deyip bir enerji ile başlar. Sona ulaşma gayreti ile çırpınır. Ancak başlar da var olan o enerji, hemen yorgunluğa, sonraları ise bezginliğe döner. Hani yürüyen merdivenler olsa, ne güzel olur düşüncesi ile sürüne sürüne çıkmaya çabalar insan. Sona ulaşınca '' oh bee  şükür '' dedirttiren cinsten.
     Gel zaman , git zaman bir adam çıkagelir. Olmaz böyle. İnsanların hayatına biraz da renk katalım, zoru aşmanın kolay eğlenceli yanını bulalım der. Sıvar kolları; alır kova kova boyaları. Tam da kapısının önünden geçen ve her gün çıkmak zorunda olduğu uzun, dik ve soğuk o merdivenleri başlar gök kuşağı gibi rengarenk boyamaya. 
Gerçekten de seyretmesi ayrı, çıkması ayrı hoş olur. 
     İnsanlar bu merdiveni biraz şaşkın biraz da merakla başlar adım adım çıkmaya. Aaaa !!! bir de bakarlar ki merdivenleri bitirmişler. 
 - '' Hah şimdi kırmızıdayım. ''
 - '' Aaa ne zaman sarıya geçtim ? ''
 - ''Aha da az kaldı mora '' derken 
Hoop bir de bakmışız ki; bitmiiiş. O kocaman, uzun, sevimsiz, çıkılması zor merdivenler, sona ermiş.
     Sonra birileri gelir boyar o merdivenleri sevimsiz, soğuk eski gri rengine.

Eeee ne oldu şimdi? 
Masumca renklere, anlam yüklemeden sırf çıkması zor olan ve de çirkin görünen şu merdivenlerin renklendirilmesi neden bazılarını rahatsız etsin bu denli? 
GÖKKUŞAĞI dediğin : Tamamen metorolojik bir olaydır. Ne tanrılara ait bir köprü ne de altından geçenlerin cinsiyetini değiştireceğine inanılan bir halkadır. Güneş ışınlarının yağmur damlaları veya sis bulutları tarafından kırılması, yansıtılması ve dağıtılması sonucu meydana gelir sadece.



     Hayatta öyle değil midir. Yaşanası bir hayatı da kuran biz, sevimsiz meşakkatli, çekilmez hayatı da kuran yine biz. Ama ne tuhaftır ki güzelliklerin peşinde, birlik olan da yine biz.
Bu olay da güzel olan her şey gibi yankı yapar. Çığ gibi büyür. Herkes yaşadığı bölgede ki tüm merdivenleri el birliği ile tek tek boyar ve renklendirir.
     Kimisi piyano tuşları gibi boyar.

      Kimisi gökkuşağı gibi rengarenk boyar. 


İyi de yaparlar. Çünkü etrafımızda ve hayatımız da her gün çıktığımız, çıkmadığımız; farkına vardığımız, varmadığımız irili ufaklı o merdivenlere, bu sayede dikkat eder oluruz. Hayatımıza renk katıp monotonluktan kurtuluruz. Hatıra fotoğrafları çektiririz. Paylaşımlar da bulunuruz.
Duyar gibiyim :
 - ''Merdivenler mi yoksa gökkuşağı mı monotonluktan kurtaracak sizi. Bunlar boş işler'' 
diyenleri.
     Evet size sesleniyorum. Bende tam bunu diyordum; 
  - '' FARKINDALIK.  Fark edenler için ''........


Dertdeva Teyze

6 Eylül 2013 Cuma

EYLÜL DE HERHANGİ BİR GÜN

SIRADAN BİR GÜN İŞTE

   Bugün 6 Eylül Cuma. Tatil olmasının ve de geç yatmanın verdiği mahmurlukla saat 10.30 da kalktım. Oğlum; odasında sere serpe yatmış uyuyordu. Uzun zamandır sıcak giden havalardan sonra bir kaç gündür hava ılıklaşmıştı. Bizde rahat bir nefes almıştık bu yoğun nemli İstanbul havalarında. Oğlumun odası, her zaman ki gibi darma dağınıktı. Ayy lütfen bir mucize olsa da bir gün de derli toplu görsem bu veletin odasını. Ama na mümkün. Oğlumun odası ve eşimin çalışma odasının önünde fazla da oyalanmadan transit geçtim. Nedeni de tamamen ruh sağlığımı düşündüğümden. Tabi ruh sağlığımı bozan yerler odalarla kalmıyor maalesef. Bu nedenle facia halinde ki salona aldırmaksızın mutfağa yöneldim. Merhaba sevgili mutfağım. Zamanımın çoğu burada geçmekte. Benim dilimden mutfağım, mutfağımın dilinden ben anlarım ancak. Her kadın için özel bir yeri vardır mutfağın. Sizce de öyle değil midir ?
   Her sabah olduğu gibi bu sabahta kahvaltıdan önce elma sirkeli ve ballı içeceğimi hazırladım. Bu karışım bana oldukça iyi geliyor. 


Birçok faydaları da var bilinen.  Mesela:
              1- Tansiyonu dengeliyor. (Yüksek tansiyonlular içmesin.)
              2 - Metabolizmayı hızlandırıyor. Bu nedenle zayıflamak   isteyenlere duyurulur. Çok etkilidir.
              3 - Aç karnına içildiği için bağırsaklarda ki kötü bakteri ve parazitleri yok ediyor. 
              4 - Bağırsakları temizlediği için besinlerdeki vitamin ve minerallerin emilişini kolaylaştırıyor.                        
Daha ne olsun dimi ?!
Tadı elma çayına benziyor. Tarifi;  isteyenlere :
            *  Bir büyük cup bardağı dolusu ılık su. (sıcak olmasın çünkü bal, içinde karamilize oluyor. faydası da yok oluyor.)
             *  Bir çorba kaşığı elma sirkesi
             *  Bir tatlı kaşığı limon suyu
             *  İki tatlı kaşığı bal
Karıştır. Sonrada afiyetle iç. Evet bende aynısını yapıp bir güzel afiyetle içtim. 
   Daha sonra oğluşumla birlikte mükellef bir kahvaltı yaptık. Biraz tv izledikten sonra acı bir Türk kahvesi yapıp, balkonda Türk lokumu eşliğinde keyifli keyifli içtim. Sizler de buyurmaz mısınız ?...

   Oğlum arkadaşı ile buluşmak için evden çıktığın da bende hazırlanmaya başladım. Çünkü, bir haftadır sipariş üzerine yaptığım cicileri teslim etmek için, sahibi olan gelin adayı ile buluşacaktım. Her zaman söylediğim gibi ''şıklık detaylarda saklıdır'' dan yola çıkarak, evlenmek üzere olan gelin adayının isteği üzerine baykuş motifleri ve objeleriyle süslü düğün için; anı defteri, kalemi, iğnedanlığını ve tüm bu malzemelerin taşınabileceği çok cici bir karton çanta hazırladım. Resmini çekip sizlerle paylaşıyorum.



   Teslim için kararlaştırdığımız yere vardığımda, gerçekten inanılmaz heyecanlıydım. Çok uğraş verdiğim bu güzel şeyleri beğenecek miydi ? Nasıl biriydi? Evlilik arefesinde huzursuz gergin bir durumda mıydı? yoksa aksine pozitif birimiydi acaba ?  Bunun gibi kafamdan sürüyle sorular geçip dururken; birkaç dakika sonra düşündüklerimin tam da tersi şirin mi şirin, sarışın, narin biraz da kırılgan bir yapıda genç kız çıktı karşıma. Paketi kendisine teslim ettim. Ama ben hala meraktaydım.!!! O da oldukça heyecanlıydı. Yaptıklarıma tek tek bakıp hayranlığını dile getirince açıkçası bende çok mutlu oldum. Bu işten yüzümün akıyla çıkmış olmamın verdiği gururla Bakırköy çarşıya gezmeye gittim. Mağaza ve vitrinleri gezerken uğradığım bir iki yer var ki, oralara gitmeden günümü asla tamamlamam. Nitekim bugün de iki tanesine uğradım.
   Sizlerle bu iki yeri paylaşmak istiyorum. Zamanınız varsa mutlaka uğrayın derim.. İkisi de birbirine oldukça yakın yerler. Bakırköy den Yeşilköy'e kalkan minibüslerin bulunduğu yerde, tahta köprü dedikleri yer var. Bu köprü, sırf kitapçılarla dolu çok güzel bir yer. İkinci el kitaplarla, romanlarla, dergilerle, okul çocuklarının sınav kitapları ile dopdolu, birer açık hava kitap evleri gibiler. 


   Bu köprünün bitiminde, solda yer alan belediyeye ait minik satış kulübeleri bulunmakta. İlk sırada ki kulübe ile bir amca ilgileniyor. En pahalı ürünü 30 - 35 TL geçmemekte. Oldukça kaliteli ve diğer kulübelerin hepsinden farklı güzel giyim eşyaları bulunmakta. 

Bugünün ödülü olarak kendime amcanın kulübesinden; pekte tarzım olmayan pullu bir tişört aldım. 20 TL ye aldığım bu tişört çoook sevdim ama... İşte resmi.   Nasıl buldunuz?


   Tişörtümü aldıktan ve de biraz amcayla sohbet ettikten sonra köprünün devamı olan yoldan Capacity ye doğru ilerlerken, soldan ikinci binanın girişinde şirin mi şirin cafe MY BAKERY ye uğradım. Buralara geldiğimde bu cafeye uğrayıp mola vermeden asla dönmem geriye. Burası ufak ancak ferah; sade ama şık; ürünleri temiz ve çok lezzetli; ortamı ise oldukça sıcak ve samimidir. Buranın sahipleri genç evli bir çifttir. Fiyatları da çok ama çok uygun olan bu cafe ye her uğradığımda mutlaka bir otlu çöreği ile çayını (2.50 TL) içmeden kalkmam. Soğuk ve sıcak içecekleri, minik şekerlemeleri, kurabiyeleri, börekleri, kekleri, pastaları ile mükemmel bir aile yeridir.
Dehşetle tavsiye ediyorum. 





   Camları vitrin gibi boydan boya olduğu için siparişlerimi beklerken, sokaktan geçenleri rahatlıkla izleyebiliyorum. Cafeye ait gazeteleri veya dergileri karıştırabiliyorum. Anlayacağınız hiç sıkılmadan dakikalarca keyifli zamanlar geçirebiliyorum.
   Cafenin camı önünde iki kişilik iki adet minik masası var. Ben uğradığım da İkisi de doluydu. Benim hizamda bulunan masaya, genç bir çift oturmuştu. Alışverişten geldikleri ve yorulmuş oldukları her hallerinden belliydi. Nescafe içmeye kararlaştırıp, siparişlerini verdiler. 

(İzin istemeden yayınladığım için özür dilerim.)
(Ancak o adama gösterdiğiniz anlayışı, bana da göstermeniz dileğiyle.)

   Bir ara yanlarına; orta yaşlarda temiz giyimli, irice bir adam yaklaştı. Arada cam olduğundan sesleri tam duyamıyordum. Ancak adamın, genç erkekten 1 TL istediğini duydum. Genç ayağı kalktı, elini cebine attı. Bir lirayı çıkarıp verdi. Adam, bu seferde masadaki sigara paketinden bir adet sigara istedi. Genç, biraz şaşkın biraz da gülerek adamın istediği bir adet sigarayı da eline verdi. Adam gayet normal bir şekilde '' Eyvallah'' deyip arkasını döndü ve gitti. Masadaki kız ile oğlan gülüştüler. Adamın bu kadar rahat tavrına bir anlam verememişdiler.. Ben yaşlarda biri olsaydı eğer : '' Git işine be adam'' cevabını alırdı muhtemelen. Ama 15 ile 18 yaş arası gençler, birer yetişkin yolunda ilerlemelerine rağmen halen duygusal ve de psikolojik olarak tam olgunluğa varamadıkları için bu denli hoşgörülü olabiliyorlar böyle densizlere. Zamanla; insanlar ve hayat şartları, bizleri hoşgörüden ve anlayıştan uzaklaştırıyor. Bu nedenledir ki gençlerin bu saygı, hoşgörü ve yardımsever hallerine büyük bir hayranlığım var. Hepimizin içinde, bu duygularımızın körelmemesi dileğiyle.....
Bir başka günde birlikte olmak umudyla...

- Dertdeva Teyze -

1 Eylül 2013 Pazar

TATİL DÖNÜŞÜ ( ÖFF YANİ )



TATİL DÖNÜŞÜ




   Burçak, yirmi günlük tatilinden sonra işine başlamıştı o gün. Ne kadar zordu, o güzel tatil günlerinden sonra yoğun iş temposuna geri dönmek. Hele de tatil bu denli uzun olunca, adapte olmak çok zordu. Ancak hayatın gerçeği de, güzel olan her şeyin bir sonu olduğuydu. 
   Burçak balık etli, basenli, ama güzel yüzlü bir kızdı. Pamuk gibi bembeyaz bir tene ama aksine de simsiyah iri gözlere sahipti. Anaç yapısı altında sevecen, şefkatli bir tipti. Sakin ruh halinden dolayı sevilen sayılan bir kızdı aynı zamanda. 
Kendisiyle aynı dönemlerde tatile gitmiş olan Cansu ile sabah karşılaşmışlardı. Cansu; esmer ince uzun, hafif göbekli ama sürekli mızmızlanan, ona buna söylenen daima huzursuz yapıya sahip bir kızdı...
Bu nedenle öğlen tatilinde karşılaştıklarında da; Burçak içinden '' eyvah '' demişti.
Yemek esnasında ve sonrasında sürekli Cansu'dan, kilo aldığına dair mızmızlarını dinleyip durmuştu. Kahve molasında bile durmaksızın devam etmişti o mızmızları.
- '' Öff yine çok kilo aldım. Şu göbeğime bak. Ben oturunca o da benimle beraber kucağıma oturuyor'' diye.
Açıkçası Burçak'ın kafası şişmişti artık. Kendisinin de basenleri biraz genişti. Ancak olduğu gibi kabullenmişti ve her haliyle seviyordu kendini. Bu nedenle Cansu'yu anlamakta zorluk çekiyordu da...
Dayanamayıp Cansu'ya biraz da gülerek biraz da sıkılarak :

- '' Hakikaten yaaa o göbek bende olsaydı mahvolurdum.'' diyebilmişti sonunda.
Cansu ise hırçın bir şekilde: 

- '' Sen kendine bak. O basenler bende olsaydı ben çoktan intihar etmiştim'' diye sataşmıştı.
Burçak ise, böyle bir şeyle karşılaşacağını bildiğinden hazırlıklıydı zaten.
Hemen cevap verdi:
- '' İyi diyorsun, hoş diyorsun canım ama; sen her daim o göbeği, önünde görüyorsun. Ben basenlerimi arkamdan görmüyorum ki. Onu da görenler düşünsün banane'' deyince.
Cansu bir şey diyememişti.... Ne diyebilirdi ki. Burçak mantıken haklıydı.

İlerleyen zaman içerisin de Cansu durgunlaşmış ve hiç konuşmamıştı bile. Tüm arkadaşları da, Burçak'ın sayesinde rahata kavuşmuştu. Huzurlu huzurlu çalışmalarına devam edebilmişlerdi böylece.


- Dertdeva Teyze -