Dertdeva Teyze

Dertdeva Teyze

26 Kasım 2014 Çarşamba

ARKASI YARIN -4-

NEBAHAT'İN ADALETİ

(Görsel internetten alıntıdır) 
          Koca bir yaz geçmiş, artık okullar açılmıştı. Nebahat ve kardeşi anne ve babasının yanında, onlara eşlik etmesi için köyden kuzenleri Feride ablaları ile birlikte gelmişlerdi. Halası bu sene gelmemişti. Çünkü ortalığı karıştırıp fitne fesatlık yapınca evde ki huzuru bozmuştu. Yetmemiş üstüne bir de küslük çıkarmıştı. Görümce olarak kendisini ağırdan alıp, yalvartmak istiyordu, haksız olmasına rağmen. Çünkü henüz yaşları sekiz ve yedi olan iki küçük kardeşten hariç dört yaşında yaramaz mı yaramaz bir sarışın velet daha vardı ki, enerjisine ayak uydurana aşk olsun. Ancak Nebahat'in annesi Nesibe hanım, çok incinmişti bu sefer. Kocası da karısına destek olmuştu. Çünkü birebir tanık olmuştu karısı ve kız kardeşi arasında yaşananlara.
Bu nedenle, yanlarına köyden kimsesiz bir genç kız almaya karar verdiler. Hem çocuklara destek olması hem de ev işlerinde yardımcı olması adına. Böylesi daha huzurlu olacaktı da. Ne Nesibe hanımın kız kardeşlerinden biri ne de Nevzat beyin kız kardeşlerinden biri gelecekti. Ancak Köyde kalan hala ile anlaşamayan kuzen Feride amcasının yanına gitmek isteyince vazgeçildi bu düşünceden. Köyden dönerken Nesibe ve Nevzat'ın yanın da yeğen Feride ve üç çocuk vardı. Gerçi Feride de çok büyük sayılmazdı. Çelimsiz, alıngan ergen bir kızdı sonuçta. 
Nebahat'in annesi Nesibe hanım, beş kardeşti. Anne babasını birer sene arayla hazin bir ölümle kaybetmişti. Kardeşlerin ortancası ve okuyan olunca daha okul yıllarında ablalarına ve kardeşlerine analık yapmıştı. Bu nedenle mecburi hizmetini doğduğu köyde, devlet memuru olarak köy ebeliği yapmayı seçmiş bu konuda talihte yüzüne gülmüştü. Böylece eşi Nevzat, İstanbul da üniversite okuduğu sıralarda Nesibe hem çalışıp hem de kardeşlerine göz kulak olabiliyordu. Eşi Nevzat Beyin okulu bitiğinde Nesibe'nin de mecburi hizmeti bitmişti. Eş nedeniyle tayinini şehre aldırmış, eşinin çalıştığı fabrikanın lojmanlarına taşınmışlardı. Yazları bir aylığına çocukları köye götürüyorlar, sonra izinlerinde  Onlarda köye çocuklarının yanına gidiyorlardı. Hem aile büyüklerini ziyaret etmiş oluyorlar hem de çocukları ile birlikte vakit geçirmiş oluyorlardı. Yaz sonuna doğru hep birlikte evlerine dönüyorlardı. Çocukları özlemek ve izinde köyde çalışmak olmazsa bu durum aslında iyi de oluyordu. Halanın gelgitleri olmazsa çocuklar her daim şehirde yanlarında kalırdı yaa!!!. 
          Nebahat okula başladığının ikinci senesiydi. Okulunu çok seviyordu ancak şansı öğretmenlerden yana hiç iyi olmamıştı. Çünkü, ilkokul boyunca beş öğretmen değiştirecekti. Tam öğretmene alışıyor, ısınıyordu ki, hoooop başka öğretmen geliyordu. Şu an hayatına giren ikinci ancak hamile olduğu için ayrılmak zorunda kalacak öğretmeni ile idi.
          O gün, okula gitmek için hazırlanıyordu. Kardeşi Bora, çoktan hazırlanmış binanın girişinde ki merdivenlerde sabırsızlıkla ablasını bekliyordu Nebahat ise balkonda temiz siyah önlüğünü giymiş, kolalı beyaz yakasını takmış, elindeki mendilleri cebine koyarken Feride ablası saçlarını örme hazırlıkları yapıyordu. Feride ablası, saçını güzelce ikiye ayırmış tam bir tanesinin örgüsünü bitirmişti ki; aşağıdan bir patırtı ile ağlama sesleri gelmeye başlamıştı. Nebahat bir horoz edası ile balkondan aşağıya kafasını uzatmasıyla gördüğü manzara sonrası kapıya doğru koşturması bir oldu. Feride daha ne olduğunu anlamamıştı ki, Nebahat terlikleri ayağına geçirdiği gibi üç kat aşağıya fırtına gibi inivermişti. Ne hikmetse kardeşleri söz konusu olduğunda aslan kesiliyordu.
Nebahat'in ikiz gibi büyüdüğü erkek kardeşi Bora'ya komşu çocuklarından en sıskası bir iki kere patlatmıştı. Elinde ki şekerden vermiyor diye. Saçının bir tarafı örülü diğer tarafı salık, elleri belinde çocukların karşısına dikildi bir dakika sonra.
Nebahat : ''Ne oluyor burada?'' diye hesap sordu.
Çocuklar: ''şeker vermedi bize'' deyince.
Nebahat: ''Döverek mi alınır şeker, canım sizde'' diye söylenmişti. Aynı zaman da içinden obur kardeşine de kızıyordu hem şeker vermediği için, hem de bu sıska çocuktan dayak yediği için. Öfkeyle o sıska çocuğun ensesinde ki önlüğünün yakasından tutup kardeşinin önüne getirdi. 
Ve dedi ki : ''Vur, bir tokat bakayım''.
Kardeşi Bora elini kaldırdı, fakat o an çocuk gayriihtiyari elleri ile yüzünü örtüp, ağlak ifadesiyle bakınca. Bora acısını unutup vazgeçti.
(Görsel internetten alıntıdır.)
''Aplaaaa vuramayacağım, acıdım'' dedi.
Çok sinirlenen Nebahat bir tane kardeşine patlattı.
Kardeşi ablasına ablak ablak bakarken, ağlayamadı bile acısına. Nebahat iki tane de yakasından tuttuğu sıska çocuğa patlattı. 
Dedi ki : ''İstemesini bileceksin. İlk attığım tokat bir daha böyle şey yapmaman içindi. Diğer tokadı ise kardeşime vurduğun için patlattım sana. Ayağını denk al pişman ederim seni'' 
O ara kardeşi : ''Aplaaaa, bana niye vurdun ki'' diye seslenince. 
Ablası da ''Arkadaşlarına şeker vermediğin için bir de O sıska çocuktan dayak yiyip, dayak atamadığın için dövdüm seni'' dedi.
Hakan ise içinden, şekerden verseydim o zaman bana kalmazdı ki diye mırıldanıyordu.
Çocuklar suçlu olduğu için annelerine de şikayet edemediler. Çünkü kendi kardeşini de döven bu kızdan azıcık korkar olmuşlardı.
Sitede haksız yere çocuklardan dayak yiyenler Nebahat'in yanında soluğu alıyorlardı. Nebahat de haklı görürse eğer canlarına okuyordu. Böylece ün salmıştı sitede de.
         Büyüklerin, çocuklara ablalık yaptığı için bazen kendisine çikolata alıp vermeleri Nebahat'in çok hoşuna gidiyordu. Siteye yeni taşınan aileler çocuklarını Nebahat ile  ''Bak bunlar bizim çocuklarımız'' diye tanıştırdıkları da oluyordu. Doğrusu bunu niye yaptıklarını anlamıyordu ancak siteye yeni arkadaşların gelmesinden de çok mutlu oluyordu.
Ta ki başına şu olay gelene dek.....

- Dertdeva Teyze -

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder