Dertdeva Teyze

Dertdeva Teyze

6 Eylül 2013 Cuma

EYLÜL DE HERHANGİ BİR GÜN

SIRADAN BİR GÜN İŞTE

   Bugün 6 Eylül Cuma. Tatil olmasının ve de geç yatmanın verdiği mahmurlukla saat 10.30 da kalktım. Oğlum; odasında sere serpe yatmış uyuyordu. Uzun zamandır sıcak giden havalardan sonra bir kaç gündür hava ılıklaşmıştı. Bizde rahat bir nefes almıştık bu yoğun nemli İstanbul havalarında. Oğlumun odası, her zaman ki gibi darma dağınıktı. Ayy lütfen bir mucize olsa da bir gün de derli toplu görsem bu veletin odasını. Ama na mümkün. Oğlumun odası ve eşimin çalışma odasının önünde fazla da oyalanmadan transit geçtim. Nedeni de tamamen ruh sağlığımı düşündüğümden. Tabi ruh sağlığımı bozan yerler odalarla kalmıyor maalesef. Bu nedenle facia halinde ki salona aldırmaksızın mutfağa yöneldim. Merhaba sevgili mutfağım. Zamanımın çoğu burada geçmekte. Benim dilimden mutfağım, mutfağımın dilinden ben anlarım ancak. Her kadın için özel bir yeri vardır mutfağın. Sizce de öyle değil midir ?
   Her sabah olduğu gibi bu sabahta kahvaltıdan önce elma sirkeli ve ballı içeceğimi hazırladım. Bu karışım bana oldukça iyi geliyor. 


Birçok faydaları da var bilinen.  Mesela:
              1- Tansiyonu dengeliyor. (Yüksek tansiyonlular içmesin.)
              2 - Metabolizmayı hızlandırıyor. Bu nedenle zayıflamak   isteyenlere duyurulur. Çok etkilidir.
              3 - Aç karnına içildiği için bağırsaklarda ki kötü bakteri ve parazitleri yok ediyor. 
              4 - Bağırsakları temizlediği için besinlerdeki vitamin ve minerallerin emilişini kolaylaştırıyor.                        
Daha ne olsun dimi ?!
Tadı elma çayına benziyor. Tarifi;  isteyenlere :
            *  Bir büyük cup bardağı dolusu ılık su. (sıcak olmasın çünkü bal, içinde karamilize oluyor. faydası da yok oluyor.)
             *  Bir çorba kaşığı elma sirkesi
             *  Bir tatlı kaşığı limon suyu
             *  İki tatlı kaşığı bal
Karıştır. Sonrada afiyetle iç. Evet bende aynısını yapıp bir güzel afiyetle içtim. 
   Daha sonra oğluşumla birlikte mükellef bir kahvaltı yaptık. Biraz tv izledikten sonra acı bir Türk kahvesi yapıp, balkonda Türk lokumu eşliğinde keyifli keyifli içtim. Sizler de buyurmaz mısınız ?...

   Oğlum arkadaşı ile buluşmak için evden çıktığın da bende hazırlanmaya başladım. Çünkü, bir haftadır sipariş üzerine yaptığım cicileri teslim etmek için, sahibi olan gelin adayı ile buluşacaktım. Her zaman söylediğim gibi ''şıklık detaylarda saklıdır'' dan yola çıkarak, evlenmek üzere olan gelin adayının isteği üzerine baykuş motifleri ve objeleriyle süslü düğün için; anı defteri, kalemi, iğnedanlığını ve tüm bu malzemelerin taşınabileceği çok cici bir karton çanta hazırladım. Resmini çekip sizlerle paylaşıyorum.



   Teslim için kararlaştırdığımız yere vardığımda, gerçekten inanılmaz heyecanlıydım. Çok uğraş verdiğim bu güzel şeyleri beğenecek miydi ? Nasıl biriydi? Evlilik arefesinde huzursuz gergin bir durumda mıydı? yoksa aksine pozitif birimiydi acaba ?  Bunun gibi kafamdan sürüyle sorular geçip dururken; birkaç dakika sonra düşündüklerimin tam da tersi şirin mi şirin, sarışın, narin biraz da kırılgan bir yapıda genç kız çıktı karşıma. Paketi kendisine teslim ettim. Ama ben hala meraktaydım.!!! O da oldukça heyecanlıydı. Yaptıklarıma tek tek bakıp hayranlığını dile getirince açıkçası bende çok mutlu oldum. Bu işten yüzümün akıyla çıkmış olmamın verdiği gururla Bakırköy çarşıya gezmeye gittim. Mağaza ve vitrinleri gezerken uğradığım bir iki yer var ki, oralara gitmeden günümü asla tamamlamam. Nitekim bugün de iki tanesine uğradım.
   Sizlerle bu iki yeri paylaşmak istiyorum. Zamanınız varsa mutlaka uğrayın derim.. İkisi de birbirine oldukça yakın yerler. Bakırköy den Yeşilköy'e kalkan minibüslerin bulunduğu yerde, tahta köprü dedikleri yer var. Bu köprü, sırf kitapçılarla dolu çok güzel bir yer. İkinci el kitaplarla, romanlarla, dergilerle, okul çocuklarının sınav kitapları ile dopdolu, birer açık hava kitap evleri gibiler. 


   Bu köprünün bitiminde, solda yer alan belediyeye ait minik satış kulübeleri bulunmakta. İlk sırada ki kulübe ile bir amca ilgileniyor. En pahalı ürünü 30 - 35 TL geçmemekte. Oldukça kaliteli ve diğer kulübelerin hepsinden farklı güzel giyim eşyaları bulunmakta. 

Bugünün ödülü olarak kendime amcanın kulübesinden; pekte tarzım olmayan pullu bir tişört aldım. 20 TL ye aldığım bu tişört çoook sevdim ama... İşte resmi.   Nasıl buldunuz?


   Tişörtümü aldıktan ve de biraz amcayla sohbet ettikten sonra köprünün devamı olan yoldan Capacity ye doğru ilerlerken, soldan ikinci binanın girişinde şirin mi şirin cafe MY BAKERY ye uğradım. Buralara geldiğimde bu cafeye uğrayıp mola vermeden asla dönmem geriye. Burası ufak ancak ferah; sade ama şık; ürünleri temiz ve çok lezzetli; ortamı ise oldukça sıcak ve samimidir. Buranın sahipleri genç evli bir çifttir. Fiyatları da çok ama çok uygun olan bu cafe ye her uğradığımda mutlaka bir otlu çöreği ile çayını (2.50 TL) içmeden kalkmam. Soğuk ve sıcak içecekleri, minik şekerlemeleri, kurabiyeleri, börekleri, kekleri, pastaları ile mükemmel bir aile yeridir.
Dehşetle tavsiye ediyorum. 





   Camları vitrin gibi boydan boya olduğu için siparişlerimi beklerken, sokaktan geçenleri rahatlıkla izleyebiliyorum. Cafeye ait gazeteleri veya dergileri karıştırabiliyorum. Anlayacağınız hiç sıkılmadan dakikalarca keyifli zamanlar geçirebiliyorum.
   Cafenin camı önünde iki kişilik iki adet minik masası var. Ben uğradığım da İkisi de doluydu. Benim hizamda bulunan masaya, genç bir çift oturmuştu. Alışverişten geldikleri ve yorulmuş oldukları her hallerinden belliydi. Nescafe içmeye kararlaştırıp, siparişlerini verdiler. 

(İzin istemeden yayınladığım için özür dilerim.)
(Ancak o adama gösterdiğiniz anlayışı, bana da göstermeniz dileğiyle.)

   Bir ara yanlarına; orta yaşlarda temiz giyimli, irice bir adam yaklaştı. Arada cam olduğundan sesleri tam duyamıyordum. Ancak adamın, genç erkekten 1 TL istediğini duydum. Genç ayağı kalktı, elini cebine attı. Bir lirayı çıkarıp verdi. Adam, bu seferde masadaki sigara paketinden bir adet sigara istedi. Genç, biraz şaşkın biraz da gülerek adamın istediği bir adet sigarayı da eline verdi. Adam gayet normal bir şekilde '' Eyvallah'' deyip arkasını döndü ve gitti. Masadaki kız ile oğlan gülüştüler. Adamın bu kadar rahat tavrına bir anlam verememişdiler.. Ben yaşlarda biri olsaydı eğer : '' Git işine be adam'' cevabını alırdı muhtemelen. Ama 15 ile 18 yaş arası gençler, birer yetişkin yolunda ilerlemelerine rağmen halen duygusal ve de psikolojik olarak tam olgunluğa varamadıkları için bu denli hoşgörülü olabiliyorlar böyle densizlere. Zamanla; insanlar ve hayat şartları, bizleri hoşgörüden ve anlayıştan uzaklaştırıyor. Bu nedenledir ki gençlerin bu saygı, hoşgörü ve yardımsever hallerine büyük bir hayranlığım var. Hepimizin içinde, bu duygularımızın körelmemesi dileğiyle.....
Bir başka günde birlikte olmak umudyla...

- Dertdeva Teyze -

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder